Hayatımıza Gökkuşağı Etkisi…
“…….. , hiç görmeyen birine, gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız” diyor bir
şarkısında Cem Adrian.
Bir an için şunu hayal etseniz; baharda ya da sımsıcak bir yaz gününde birden gökyüzünü
kaplayan kara bulutlar; birde buna eşlik eden tozu, toprağı birbirine katan rüzgar; “ne oluyor,
bu da nereden çıktı” demeye kalmadan yürekleri ağza getiren, gök gürültüsü veee beklenen
son. “Şu an iyi ki kapalı bir yerdeyim mi” düşündürten; buna fırsat bile bulamayanlarda kuru
bir yer bırakmaksızın ıslatan sağnak yağış.
“Fırtınanın gücü ne olursa olsun, eğer yağmura saygın varsa, seni bekleyen bir gökkuşağı
mutlaka vardır” sözünü doğrularcasına; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor
renklerinin harmanlanmasından oluşan; altından geçenlerin cinsiyetini değiştireceğine
inanılan; renkleri ve görselliği ile insana mutluluk, huzur ve sonsuz bir keyif veren…
Renkler ruh halimiz ve yaşam stilimizi ortaya koyan, bizi biz yapan, hayatımız üzerinde
olumlu ya da olumsuz etkiler bırakan; bir kırmızı gibi güçlü; turuncu gibi cesur; sarı gibi
entelektüel; yeşil gibi uyumlu; mavi gibi düzenli; lacivert gibi karizmatik; mor gibi yaratıcı…
Hayatınız gerçekten bir renk cümbüşü mü; yoksa farklı tonları olan bir deniz gibi masmavi,
bir orman gibi yemyeşil ya da bir asfalt gibi siyah beyaz mı? Peki bu renklerle siz nasıl
hissediyor, görüyor, duyuyor ya da algılanıyorsunuz? Sahip olduğunuz bu renklerle hayatınızı
ne kadar anlamlı kılıyorsunuz?
Ve beklide;
İçinizde renk olmadığı halde dışarıda gök kuşağını arayanlardan mısınız?