Sevgiliye…
“Sevgi ne demekti? Sevgi iyilikti, dostluktu… Sevgi emekti.”
Ya da küçücük bedeninin içinde çarpan, KOCAMAN bir kalpti.
Aslında onunla tanışmam çok uzak değil, o günlere beraber gitmeye, ne dersiniz?
Bundan 8 yıl önce sabah işe gittiğimde hemşirelik hizmetlerinden gelen telefon; Radyoloji
bölümündeki hemşirenin 3 hafta raporlu olmasından dolayı, bölüme destek sağlanması
yönündeydi. Ve seçilen, bendim.
Tanıdık arkadaşlar, işleyişini bilmediğim ve öğrenmek için çabaladığım işlemler, “acaba kimin
yerine çalışıyorum” um merakı ile geçen kocaaaaa 3 hafta.
“Onu o olduğu için değil, onunla birlikte olduğumda ben olduğum için sevdiğim özel insan.”
Havalı kısacık saçları, kendinden emin duruşu, tükenmek bilmeyen enerjisi, tarifsiz gülüşü,
minyon haliyle insanın sarıp sarmalayası gelen “sevgili Nursemin.”
Geçen 8 yıla sığan; paylaşımlar, sevinçler, kaz ayaklarımın sebebi kahkahalar, üzüntüler,
zaman zaman ağlamaktan kızaran gözler, oturulan en tatlı sofralar, paketler dolusu çitlenen
çekirdekler, uykusuz geceler, acısı tatlısı bazen de ekşisi ile birçok anı ve bütüüünnn bunların
özünde “Koşulsuzca Sevgi”.
Sevgili…
Hayatıma kattığın renkler, farkındalıklar, keyifli – hüzünlü bütün anlar, unutamayacağım
Kıbrıs tatili ve şu an aklıma gelmeyenler için, varlığın için sonsuuuzzz teşekkürler.