top of page

Samimiyetsiz Sempatik

“”Ala dağlar, karlı dağlar yüceden yüce; ömrümüzün yarısı gündüz yarısı gece; denizler masal

gökler bilmece. Eser evrende seher yeli; ince, ince.

Yaşar gideriz şu koca dünyada evlat, kimimiz gaddar, kimimiz insanca. İlle de insanca çok zor

işte… Kimler gelip gitmemiş ki; şu kavanoz dipli dünyadan? Akıllısından delisine, kelinden çok

saçlısına, tembelinden çalışkanına, samimisinden ikiyüzlüsüne... Korkak pısırıktan tutun da,

devlere, canavarlara kafa tutanlara dek, sayın sayabildiğinizce.

Çoooookkkkk eskilerde daha zaman belli değilken insanlar düşünüp dururlarmış kendilerince.”

“Vakti zamanında dünyanın güzel mi güzel bir ülkesinin şirin mi şirin bir yerinde yiğit, açık yürekli,

herkese eşit davranan güzel bir kız yaşarmış. Bu güzeller güzeli kız o kadar dobra ve dürüstmüş ki,

çevresindekiler ona “delikanlı kız” derlermiş.

Gel zaman git zaman yaşadığı yere herkese sempatik davranan, yakışıklı bir delikanlı gelmiş.

Delikanlı o kadar sempatikmiş ki, kızı her gördüğünde ona iyi hissettirecek, mutlu edecek güzel

sözler söyler, her zaman “siz mükemmelsiniz” dermiş.

Aylaaaaarrrrrca süren bu durum kızın o kadar çok hoşuna gidiyormuş ki, devamlı onu düşünür, onu

her gördüğünde mutlu olur, kafasında ve kalbinde büyütüüüüürrrrr, büyütürmüş. Gel zamaaaannnn

git zaman o kadar çok büyütmüş ki bazı şeyleri görmez, görmek istemez olmuş…

İletişime, eşitliğe, samimiyete çooookkkkk önem veren kızın kulağına günün birinde, yakışıklı

delikanlı ile ilgili duymak ve inanmak istemediği şeyler gelmiş.

Herkese “siz mükemmelsiniz” diyen, gülücükler dağıtan ve sempatik davranan delikanlının aslında

çevresindekileri fazlası ile kırdığını ve üzdüğünü; dolayısı ile de “delikanlı kız” hariç pekte seveninin

olmadığını; kendisinin bir hayal dünyasında yaşadığını fark etmiş.

Peki, bu mümkün müymüş?

Çoooookkkkk acı ki, mümkünmüş…””

Sempatik olmak, bazılarımızın hiiiiiççççç yapamadığı, bazılarımızın geeeeerrrrrçekten suyunu

çıkardığı kalıplaşmış sözler ve mimikler...

Çevremize sempatik olalım derken, bir iletişim aracı olan dilimizden dökülen kelimeler, yüzümüzün

aldığı şekil geeeeerrrrrçekten samimiyetle kalbimizden mi pompalanıyor, yoksa???

01. 01. 2016

bottom of page